Ana Sayfaya Dönüş

Ataturkist Manifesto at EndCapitalism.org



Emek Sineması 11 Suç İddiam


Emek Sineması'nı da Yıkanları da Unutmadık!




Yıkım tarihi: 21 Mayıs 2013

Emek Sineması Mücadelesi: Yedi Yıl Sonra

10 Mart 2017

Öncelikle geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz, Emek Sineması mücadelesine destek veren Esin Afşar, Oktay Ekinci, Cüneyt Türel'i ve büyük emek harcayan Tuncel Kurtiz'i saygıyla anıyorum.

En başlardan beri olan ama son zamanlarda bir sahte mücadele belgeseliyle güçlendirilmeye çalışılan algının aksine Emek Sineması mücadelesi sokakta başlamadı. Emek Sineması mücadelesini 7 yıl önce bugün, ani ancak zor bir kararla başlattım ve gerçekleri tek başıma söylememin son derece haksız/hukuksuz bedeli olarak başlatmadan önceki karamsar tahminlerimin de ötesinde sıkıntılı bir süreç yaşadım. Yedi yıl.

Emek'i kaybettik ama bu mücadelenin Silivri ve Fenerbahçe hak/hukuk mücadeleleriyle birleşmiş devamı olan Özgürlük İsyanı (Gezi) sayesinde Gezi Parkı'nı, AKM'yi, Haydarpaşa ve muhtemel diğerlerini kurtardık.

Kimden? 1945'te BATI'nın (Wall Street/Küresel Sermaye/Neocon) CHP-İnönü ile kurduğu dış borç-ithalat-kara para-talan-rant ekonomisinin son temsilcisi AKP'nin ve küresel şirketlerin/yerli taşeronların yıkımından, kısaca kapitalizmden!

Bugün Emek yerindeki AVM binası iş yapmıyormuş. Twitterda, BATI tarafından Ekşitilmiş LiboşSözlük'te yazan AKtroller muhtemelen ilk defa teknik olarak doğru söylüyor, ekonomik kriz yok, sadece kapitalizm bitti! O binanın geçen sene yazdığım gibi, pek çok okumuş bugün hakketmese de, gelecekte Kültür Bakanlığına bağlı Film/Sanat merkezi ve Müze olacağını öngörüyorum.

Emek Sineması mücadelesi sahte belgeseli

İlk gösterimi nedense Almanya'da yapılan, Emek Bizim (sinema sektöründen Fırat Yücel, Enis Köstepen, Zeyno Pekünlü ...) tarafından eylem görüntülerinden kurgulanan ve Mimarlar Odası'nın (Avukat Can Atalay, Mücella Yapıcı) desteklediği, "Özgürleşen Seyirci: Emek Sineması Mücadelesi" belgeseli olarak adlandırılan film, mücadele tarihini silmeye yönelik Büyük Yalan'dır.

Bu film bir Türkiye klasiğinin, BATIcı okumuşların ihanetinin belgesi olabilir ancak.

Tıpkı BATI sansürcüsü Vikipedi'de üç sene yer alan Emek Sinemasını Yaşatalım linkinin sinemanın yıkılmasıyla kaldırılması gibi. Sinema yıkılınca mücadele olmamış sayılıyor Vikipedi'ye göre!

Veya Emek Sineması'nın YIKILMASI için çaba göstermiş, Atatürk karşıtı Cumhuriyet gazetesinin, AVM binası yapıldıktan sonra içindeki çakmasına AKtrollerle birlikte "Emek Sineması'nın Yeni Hali" şeklinde başlık atıp sözde haber yapması gibi. Hiçbir okumuş da sormaz bunlara, yıkılmış sinemanın yeni hali mi olurmuş diye? AKP biatçılarıyla Cumhuriyet gazetesi biatçıları arasındaki fark sanıldığından çok az.

Atatürk'un kurduğu cumhuriyetin nimetlerinden faydalanan, bir yandan da yıkımından BATI'nın borç olarak gönderdiği parayı kazanan, parazit tipi yaşamı benimsemiş okumuşa bugüne kadar söyleme gereği duymadım ama bilinsin: ilk üç dört ay gunde 8-10 saat, sonrasinda ise dönem dönem daha az yoğunlukta emek verdim. Öyle bedavadan mücadele, kendiliğinden gelişen diye bir olay yok. Kurtarsak koşa koşa Emek Film Merkezi'nde film seyredecek bi sürü tip tanıyorum festivallerden, umurlarında bile olmadı mücadele, Film Merkezi talepli dilekçeye imza atmaya bile korktular!

Mücadele Belgeseli Yalanı

Bir mücadelenin nasıl başlayıp geliştiğini anlatamayacak olan o mücadelenin belgeselini çekebilir mi? Yedi sene olmuş, Emek Sineması'nı KİM yıktı soramayan, söylemeyen, yıkım suçlarını ortaya koymayan mücadele belgeseli mi olur?

Emek Bizim ve Emekseverlerin büyük çoğunluğu AKP'ye karşı neredeyse 2 yıl sessiz destek vermedi mi? Nisan 2011 yürüyüşünde "AKP elini Emeğimden çek" sloganını attığımda bir kişi bile uymadı. Internette de aynıydı. AKP'ye laf eden yoktu o günlerde, sadece isimler üzerinden, o da suya sabuna dokunmaz laflarla muhalefet vardı.

Üstelik Emek Bizim büyük emek vermiştir bu mücadeleye, eylemlerin büyük çoğunluğunun temel direği veya direklerinden biri olmuştur. Eylemler mücadeleyi Türkiye'ye duyurmuştur ama bunlar üç haftadan kısa sürede Facebook Emek Sinemasını Yaşatalım grubunda 5000'in üzerinde kişi toplanmasından sonra olmuştur.

İşte BATIya mutlak itaatın, dolar euro dahil, herşeyi BATIdan beklemenin Türkiye'deki okumuşu getirdiği yer budur. Osmanlı da buydu. Bunca senedir Osmanlı konuşanlara bir kişi de çıkıp "Imparatorluk masraflı iş, bana bir Osmanlı ekonomisini anlatsana, nereden para geliyordu bunlara" diye sormuyor!

Hemen her siyasi görüşten okumuşlar fikren ve cepten BATI'ya bağlı olduğu için açıktaki gerçekleri bile görmeyi reddetmekte ve BATI'nın iktidara getirdiği AKP'ye alternatif oluştur(a)mamaktadır. O kadar ki, gidip AB'den adalet ve demokrasi dilenmelere kadar vardırdılar işi. Hangi AB'den? AKPyi iktidara getirip, 13 sene demokrasi diyen AB'den! Dağılmakta olan AB de mi kandırıldı, yoksa bunu mu söyleyecek okumuşlar?

Büyük Suskunluk

Bir gün gerçekten Emek Sineması mücadelesi belgeseli çekilirse, ilk anlatılması gereken Emek Sineması'nın yıkılmak üzere kapandığı Ağustos 2009'dan mücadeleyi başlattığım 10 Mart 2010'a kadar devam eden 6 aylık BÜYÜK SUSKUNLUK olmalıdır. TMMOB Mimarlar Odası, Sinema çevreleri (Altyazı, Siyad, IKSV, Sine-sen, oyuncular vs.), BASIN (Radikoş, Cumhuriyet, Taraf, Milliyet, Hurriyet ...) TVler (Küresel Sermaye TVlerinden Ulusal Kanal'a) ve tabii seyirciler, kamuoyunu uyandırmak için ne yaptı? NEDEN herkes sustu?

Bu önemli çünkü susma nedenleri her ne idiyse -çıkar, korku, bana dokunmayan yılan bin yaşasın- mücadele başladıktan sonra da büyük ölçüde devam etti.

Evet mücadele yapıldı ve özellikle Nisan 2010, Aralık 2011'dekiler görkemli yürüyüşler oldu. Bunlar o yılların en önemli sosyal mücadele yürüyüşleridir ve yazılsın yazılmasın, şerefle tarihe geçmiştir. Ancak eylemle genel söylem arasında taban tabana zıt bir durum olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca, öncesinde susanların çoğu, mücadele başladıktan sonra da susmaya devam etti. Sonradan konuşanların çoğunluğu da sahte muhalefet partileri gibi boş konuştu!

12 Eylül sonrası ünlüleri

Annesiyle babası fuayesinde tanıştığı için varlığını Emek Sineması'na borçlu olduğunu geçmişte yazan, 12 Eylül sonrası ünlüsü Nobel Orhan'ın varlık nedeni yıkılırken senelerce susması Türkiye'deki BATIcı okumuşların hayat öyküsü değil mi?

Mücadele boyunca tam üç sene susan, Emek Sineması yıkım çalışmaları başladıktan ve bu nedenle Batı basınında yer aldıktan sonra timsah desteği veren 12 Eylül sonrası ünlüleri, Küresel Sermaye komiği Duygusal Cem ve Ürkek Bilge Ceylan -ceylanın yegane bilgeliği ürkekliktir- anlatılmadan, muhtelif ünlülerin, Ferzan Özpetek, Çağan Irmak, Bedri Baykam vs.'nin suskunluğundan bahsetmeden mücadele belgeseli mi olur?

Mücadelenin Başlaması

Beni harekete geçiren işte bu suskunluktu. Ne Emek Sineması'nın devlete ait olduğunu biliyordum, ne de yıkılacağını. Türkiye ve dünyadaki gelişmeleri yakından takip ettiğimden bu suskunluğun rantçı belanın işareti olduğunu sezmiştim.

Burada iki çok önemli gerçeğin altını çizmek istiyorum.

Dış borca dayalı bu rant ekonomisinden maaş alsaydım veya bu ekonomiden ticari gelir elde etseydim bu mücadeleyi başlatamazdım.

Gerçek Atatürkçü, solcu olmasaydım bu mücadeleyi başlatamazdım, gerçekleri yazamazdım.

Kanıtı, Emek kapalıyken tam 6 ay süren suskunluktur. Kanıtı, tam yedi senedir söylediğim gerçekleri benden başka kimsenin söylememiş olmasıdır.

Bu mücadeleyi sorumluluk ve vicdani zorunluluk duygusuyla başlattım, sürdürdüm.

10 Mart 2010'da, BATI'nın Ergenekon komplosu üç hatta beş senedir devam ederken, Balyoz komplosu yeni başlamışken, Atatürk diyen herkes baskı altına alınırken, AB/D öyle söylüyör, maaş/ticari kazanç olarak dağıtılmak üzere borç dolar/euro yolluyor diye AKP faşizmine demokrasi diyen okumuş kesim, basınıyla, liboşuyla, sahte Atatürkçüsü , sahte milliyetçisi ve bölücüsüyle, sahte muhalefetiyle (CHP-HDP-MHP, küçük sol partilerin hemen hepsi) hepsi orada değil miydi?

Türkiye'nin haliyle Emek Sineması'nın hali birebir aynıydı. Nasıl da unutuldu!

Kabataş İsmet'in yönettiği BATI kuklası Radikoş ve yazarları başka yalan söylemedi mi yani? Radikoş okurları bunu soruyor mu? Oradaki Sahte Emeksever, ahvahçı yazıları okuyup paylaşanlar sitede yazdığım Emek Sineması'nı kurtarabilecek gerçekleri paylaşmadı. İşte gerçekler böyle gargaraya getirilir, faşizm böyle yerleşir.

O gün AKPci olan okumuşlar, bugün, Gezi'yi baltalayan HDP veya ilk üç gün destekleyen CHP'nin yanındalar.

Gerçeklere dayanan Emek Sineması belgeseli çekilse, hemen hiç kimse seyretmez.

Türkiye'nin de, Emek Sineması mücadelesinin de gerçeği budur.

Mehmet Kurtkaya

NOT1: Referandumda HAYIR diyorum aynı Emek Sineması'nı yıkan 12 Eylül 2010 referandumunda hayır dediğim gibi! O zaman epey tepki almıştım bu BATIcı sahte Emekseverlerden, Emek'le siyasetin ne alakası var diye! Emek Sineması AKP/FETÖ'yle değişen HSYK sonrası, mahkeme izniyle yıkıldı.

NOT2: Jean Luc Godard, Ken Loach ve Haneke'yi severim. Michael Moore savaş suçlusu Clinton'ı destekleyerek sapıttı.

Twitter: @mkurtkaya Twitter: @emeksinema