Ana Sayfaya Dönüş
Ataturkist Manifesto at EndCapitalism.org Emek Sineması'nı da Yıkanları da Unutmadık! Yıkım tarihi: 21 Mayıs 2013 Emek Sineması Yıkım Süreciyle ilgili 11 Maddelik Suç İddiamEmek Sineması yıkım süreciyle ilgili aşağıda yer alan 11 MADDELİK SUÇ İDDİAMIN temeli olan bilgilerin tamamı internetten açık kaynaklardan bulunabilir! Bunların çoğu bu sitede 4-6 senedir yayınladığım bilgilerdir. Ancak bu gerçekleri Türkiye'de benden başka yazan tek bir kişi, basın kuruluşu vs. yoktur! Bilgi açıktadır, kimse bakmak istememektedir. Ben de bu bilgilerin çok büyük çoğunluğunu internetten ve geri kalan birkaçını da içeriği internette yayınlanmış, internetten bulunabilir, 2010-2012 yılları arasında basına ve halka açık üç Emek sineması toplantısından elde ettim. Mücadele başlangıcından 6 sene sonra bile Emek Sineması yıkımının suç olduğunu, aşağıda yazdığım suç iddialarını ortaya koyan kimse yoktur, Emek için mücadele etmiş olanlar dahil! Tabii yazdıklarımın kasıtlı olarak görmezden gelinmesinde gerçek Atatürkçü olmamın payı büyüktür ama tek neden de bu değildir. Ancak gerçekler reddedilince değişmez, suç yok sayılınca kaybolmaz! Maalesef bugün Çakma Emek Sineması boykotu için liboş-sahte sol-Batı devşirmesi sebepler buluyorlar ama hiç kimse YASADIŞI yıkımı sebep olarak söylemiyor. Batı tarafından yönetilen ve suça alıştırılan toplumların dünyadaki en parlak örneği olasılıkla Türkiye'dedir. Aşağıda yer alan gerçekleri kendiniz internette doğrulayabilir, benimle aynı sonuçlara ulaşabilirsiniz. Ne yazık ki hiç kimse, ne basın ne Emek Sineması sürecinde büyük mücadele veren Emek Bizim, ne TMMOB Mimarlar Odası, ne sinemacılar, ne sinema yazarları, ne de sinemaseverler aşağıdaki iddialarım senelerdir kendilerinin de bildikleri bu sitede yayınlanıyor olmasına rağmen yürüyüş, etkinlik veya internet yazılarında aşağıdaki gerçekleri halka duyurmamıştır, anlatmamıştır! Sebebi Emek Sineması'nı yıkanların kendilerinin mutlak olarak biat ettikleri ve Türkiye'yi de yöneten BATI ve AB/D merkezli küresel sermaye ve taşeronlarının olduğu gerçeğidir. Yani gerçekleri söyleseler, patron gördükleri, çoğunu bir şekilde besleyen BATI'nın suçunu itiraf etmek zorunda kalacaklardır. Nitekim mücadelenin ilk 2 yılı AKP'yi BATI küresel sermayesi iktidara getirdiği için Emek Sineması yıkımının baş mimarı olan AKP'ye tek laf etmemişlerdir. İnternette kayıtları duruyor gidin bakın AKP'nin yıkımdaki rolünden bahsetmişler mi? Tam 2 sene. O kadar ki yürüyüşlerden birinde, 2011 yılında "AKP Elini Emeğimden Çek" diye bağırdığımda kimse slogana uymadığı gibi bu da nerden çıktı diye bakanlar olmuştu. Emek Bizim, sinemacılar, sinema yazarlarının o yıllardaki yazıları internette duruyor, bakın AKP faşizmine laf etmişler mi! Tabii Atatürk düşmanı, Batı propagandacısı Radikoş, Taraf, Cumhuriyet, Sözcü, (-yeni-)Odatv, Birgün, Milliyet, Sabah, Hürriyet, vs gibi gazeteleri/siteleri okudukları için Emek Sineması'nı küresel sermayenin (Wall Street'in Blackstone vs.ye rant için), Batı'nın, yani kapitalizmin yıktığını da söylemediler. Bunların çoğu Ergenekon, Askeri Casusluk, Balyoz, Fenerbahçe, Odatv gibi komplolara da ses çıkarmadılar veya bu komploları desteklediler. Dünün AKPci Radikoşları bugün BATI'nın, AB/D'nin gösterdiği HDP-CHP'yi destekliyorlar. Türkiye'deki okumuşların neredeyse tamamı için BATI ne derse odur. Maalesef sansürcü, aşırı pragmatik, samimiyetsiz, Levent Kırca'ya bile ihanet eden Aydınlık, Ulusal Kanal gibi en tanınmış milli basında da sadece bir kez hariç içi boş Emek sineması yazıları yazıldı. Zaten onlar da senelerce BATI kuklası iki sahte muhalif parti CHP-MHP yancılığı yaptılar, ekranlarından-köşelerinden bunların sahte muhalif ünlülerini eksik etmediler, bir senedir de AKP yancılığına başladılar. Ne yazık ki Türkiye'nin en büyük sefaleti parasal değil özgür Atatürkçü düşünce yokluğudur. Batı devşirmesi ADD'lere, ÇYDD'lere, sahte Atatürkçü Sinan Meydan, Yılmaz Özdil, İzmir-Kadıköy tipi Batı tarafından beyni tamamen yıkanmış, bir kısmının cebine BATI'dan tatlı para giren endişeli laikçilere vs.lere kalıyor fikir meydanları. Sonra da insanlar neden Türkiye bu halde, niye ekonomi çöküyor, niye terör var diye soruyorlar, sanki bilmiyorlarmış gibi nedenini. Temel sebep Türkiye'de neredeyse tüm okumuşların BATI'ya, NATO'ya ve küresel sermayeye, BATI'nın yönettiği medyaya, TVye, BATI'nın iktidara getirdiği AKP'ye ve BATI'nın kukla muhalefetine (CHP-MHP-HDP vs.) teslim olması, BATI'dan doğrudan/dolaylı beslenmesi ve/veya beyninin yıkanmış olmasıdır. Türkiye'de 71 yıl boyunca (2. Dünya savaşının bitimi 1945'ten beri) tek bir gerçek Atatürkçü parti olmamıştır ve halen de yoktur. Olması da en azından yakın gelecekte çok zor görünmektedir. Cukkalı/dolarlı/eurolu kentsel dönüşümler değil, toplumsal dönüşümler gerekir ki bunlar uzun vadeli süreçlerdir. Türkiye'de vatanseverler, kahramanlar olsa da, hemen hiç kimsenin gerçek Atatürkçü olmaması sorunun temelidir, çünkü kimse merak edip te gerçekten Atatürk'ü okumuyor bile, daha Atatürk'ün Batı emperyalizmine karşı savaş kazanarak bu ülkeyi kurduğunun bile bilincinde değil ne devrimlerinin ne de kanıtladığım Türk Tarih Tezi ve ikizi Güneş Dil Teorisi'nin. Batı'nın 400 yıllık kapitalizmi çökmüş, ancak Türkiye'de Batı'ya mutlak biat bitmemiştir! Bugün Batı'da en zenginler bile kapitalizmden sonraki sistemi açıkça internette tartışırken Türkiye genci-yaşlısı kapitalizme ve Batı'ya adeta tapmaktadır. Artık kapitalizmin bittiği o kadar açıktır ki, insanlık suçu olan Irak savaşına direnen Ecevit hükümeti'ni 2001 yılında yıkmak için Neocon/Wall Street/Londra bankalarının çıkardığı döviz krizinin baş aktörü, dünyanın en büyük bankalarından biri, libor, altın fiyatları vs. manipülasyonları, terör desteği gibi suçlarla Batı'da soruşturmalara maruz kalan Deutsche Bank bile artık kapitalizmin krizde olduğunu açıkça itiraf etmek zorunda kalmaktadır ve her ne kadar kapitalizmi kurtaramayacak olsa da Türkiye'deki Batı devşirmelerini hayal kırıklığına uğratacak varlık vergisi önermektedir. Türkiye'de insanların bu temel gerçekleri görmesini engelleyen temel unsurlar dış borç dolar/euro karşılığı topluma dağıtılan TL ve BATI'dan yönetilen TV'dir! Emek sineması gerçeklerinin tam 6 yıldan fazla bir süredir kamuoyundan saklanması, üstelik bir kısım okumuşun da takip ettiği bu sitede yayınlanmasına rağmen saklanması, şahsi çıkarlarından başka bir şeyi düşünemeyen, asla hatalarını kabul etmeyen, geçmiş kabahat ve suçlarının hesabını vermeyen ve bunlar için asla özür dilemeyenler kadar, siyasette sürekli geçmişin Batı kuklası sahte Atatürkçülerinden, sahte milliyetçilerinden, sahte solcularından, sahte muhaliflerinden ve hiçbir zaman gerçeği söylemeyen, aşırı pragmatik orta-yaşlı ve yaşlılarından, zamanında cukkasını kazanmış evini barkını yapmış, maaşını tıkır tıkır alan emeklilerinden medet umanların eseridir. Utanmasalar Atatürk Gençliğe Hitabe değil Yaşlılığa Hitabe yazmış diyecek tiplerin elindeki Türkiye'nin hali budur. 11 Maddelik Emek Sineması Suç İddiam
Emek sineması devlete/halka yani Türk milletine ait bir anıttı! Cumhuriyetimizin en eski (1924), en büyük kapasiteli sinemasıydı! Aynı zamanda konser salonu olarak da kullanılan yerli yabancı sanatçıların konser verdiği, Türk ve dünya sinema yıldızlarına sinema ödüllerinin verildiği, ulusal ve uluslarası festivallerin düzenlendiği, Türkiye'nin tek kültür sanat anıtıydı! Cumhuriyet tarihimizin kültür sanat alanında Atatürk Kültür Merkezi ile birlikte en önemli iki sembol anıtından biri ve en eskisiydi. Tüm sosyal, fiziksel, kültürel, tarihi somut verileriyle Emek Sineması'nın anıt olarak değeri açık ve net olarak ortadaydı ve bu durum devleti yönetenlerin, kamuoyunun, basının gözü önündeydi. Ancak en önemli kanıt ulusal ve uluslarası basında hakkında çıkan binlerce haber ve yazının da temel sebebi olan tam 3 sene mücadele eden binlerce Emekseverdir. T.C.'YE AİT ANIT OLAN EMEK SİNEMASI'NIN YIKIMI SUÇTUR! Emek sineması yıkım sürecinde suç iddiaları açıktır . Herhangi bir anıt, süslerinin sökülüp yıkılması ve kopyasının yapılarak süslerinin eklenmesi suretiyle korunabilseydi ne Türkiye'de ne de dünyada tek bir tarihi eser, tek bir anıt kalmazdı. Bu tip yıkıma izin vermek, koruma olarak adlandırmak emsal oluşturacağından Türkiye'de ne Topkapi sarayi kalirdi, ne de Sultanahmet Camii. Ne de tek bir eski konak kalırdı. Anıt sadece aslıdır, orijinalidir. Sanatta da mimaride de, hayatın tüm alanlarında aslıdır/orijinalidir önemli olan. Nitekim bu sebeple yıkım için türlü sebep uydurmaya, bahane yaratmaya kalktı AKPli yetkililer ve yıkımdan rant sağlayacak şirket yöneticileri. Amaç Türkiye'nin en popüler caddesi üzerinde yer alan binalardan elde edilecek kamu rantının Wall Street merkezli küresel sermaye ve taşeronu özel şirketlere ve bankalara aktarılmasıydı. EMEK SİNEMASI YIKIM SÜRECİ SUÇ İŞARETLERİ Amaç kamu malı olan Emek Sineması binasının üzerinde bulunan arazinin yağmalanmasıydı. Somut kanıtlar bu sürecin yalnızca Türkiye Cumhuriyeti'ne ait bir ANIT'ın yıkılması değil, usulsüzlük, suç süreci olduğuna çok açık bir biçimde işaret etmektedir. YASAL, GEÇERLİ KİRA SÖZLEŞMESİ OLMADAN YIKIM PROJESİ ONAYLANMIŞTIR Bugün Emek Sineması'nın yerine yapılan AVM binası da devlete aittir! Yık-işlet-devret modelidir ancak bu yasalara aykırıdır! Ne AKP'li devlet yöneticileri ne de bu projeyle Emek Sineması'nı yıkan şirket devlete geçerli kira sözleşmesi beyan etmeden bu suçu işlemiştir! KİRA SÖZLEŞMESİ VE KOŞULLARI KAMUOYUNDAN GİZLENMİŞTİR! Tekel ve Telekom gibi devleti zarara uğratan özelleştirmelerde dahi satış koşulları ortadayken Emek sineması özelleştirme ve yıkım süreci kamuoyundan saklanmıştır. Ve hala gizlenmektedir. KAÇ PARA, KAÇ? DEVLETE NE KİRA ÖDEYECEKSİNİZ? Tam dört sene önce sorduğum ve usülsüzlükleri ortaya çıkaran, internette yayınladığım sorularımı maalesef Emekseverler dahil kimse sormadı üstelik bunu defalarca yazmama rağmen! Halbuki ilk sorulması gereken soru budur. Üstelik yıkım şirketi Turkmall yöneticisi Galatasaray liseli Levent Eyüboğlu ekonomik sebepler nedeniyle yıkacağını söylemesine rağmen en temel soru olan devlete bu Türkiye'nin en popüler, en büyük rantının olduğu Istiklal Caddesi üzerindeki dev bina gurubu için kaç para ödeyeceğini söylememiştir! ÇAKMA EMEKSEVER MEDYA HALKI KANDIRDI, SORULMASI GEREKEN SORULARI SORMADI Türkiye'de küresel sermaye medyasının, büyük şirket medyasının, asıl görevinin küresel sermayeninin ve taşeronlarının Türkiye'de işlediği suçları gizlemek olduğu açıktır. Eğer bir özelleştirme varsa, ilk sorulan soru her zaman kaç para ödeneceğidir ve bu soru binlerce yazı yazan büyük çoğunluğu küresel sermayeci, AB/Dci, çakma gazeteciler tarafından asla sorulmamıştır. Onlar halkı vahvah yazılarıyla uyutmuş, romantizm kasmış, gerçek soruları bilmelerine rağmen sormamışlardır. Sitemiz SIYAD üyeleri dahil gazete(ci)lerce bilinmekte ve pek çok gazetede Nisan 2010'da web adresi yayınlamasına, imza atmış binlerce kişiye mesaj yollamama ve onbeşbine yakın facebook beğenisi olan sayfamda duyurmama rağmen Ocak 2012'de, Emek yıkımından nerdeyse birbuçuk sene önce yayınladığım sorular sorulmamıştır. Mehmet Kurtkaya Twitter: @mkurtkaya Twitter: @emeksinema |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||